Sosyolojik ve Sosyopsikolojik Teoriler 2

ANOMİ TEORİSİ

Durkheim’ın görüşlerinde temel bazı özellikler vardır;
1. Suç her toplumda görülen sosyal bir olgudur. Tüm toplumlarda farklı görünüşleri olabilir. Toplumdan topluma değişebilen bir kavram olduğunu söylemiştir.
2. suçluluk, belirli bir boyutu aştığında hastalıklı bir durum haline gelebilir.
3. Suçun tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir.
4. Suçluluk her sağlıklı toplumun bütünleşmiş kısmıdır. Durkheim’ın bu görüşü diğer görüşlerini toplar niteliktedir.
Suçun nedeni bireysel nedenlerden çok sosyolojik nedenlere dayandırılmaktadır.
Anomi teorisinde ortaya atılan tez; toplumsal düzenin, ahlaki yükümlülüklerle ve sosyal kurallarla sağlanabileceğidir. Ahlaki yükümlülüklerin toplum bireyleri tarafından yerine getirilmesinin, sosyal kurallara uyulmasının belli bir düzen getireceğini ifade etmişlerdir. Bunların yokluğu halinde, uyulmaması halinde toplumsal yaşamın çekilmez hale geleceğini ve durumun sonucu olarak anomi denilen kavramın (anomi: kuralsızlık) ortaya çıkacağını ifade etmişlerdir.
Bu teoriye göre toplumsal düzene uygun davranışlar olduğu kadar sapıcı davranışlar da toplumun bir parçasıdır. Anomi neticesinde suçluluk da ortaya çıkabilecektir. Sapıcı ve olumsuz davranışlar da yaşanabilir. Suçluluk dışında intihar ya da ayaklanma gibi her türden toplumsal düzeni ortadan kaldıran davranışlar yaşanabilir.
Merton, Durkheim’ın bu yöndeki görüşlerini “Sosyal Yapı ve Anomi” çalışması ile geliştirmiştir. Benzer görüşler de ortaya atmıştır. Bireylerin birbirleri ile çatışan isteklerinin yine anomiye sebep olabileceğini vurgulamaya çalışmıştır.
Ekonomik sıkıntılar da anomi ve suçluluğu ortaya çıkarabildiği sıkça söylenmektedir.

SOSYALLEŞME TEORİLERİ

Kültür çatışması ve alt kültür kavramları sosyolojiye damgasını vuran önemli kavramlar olmuştur. Bunlar üzerinde çok yoğun çalışmalar yapılmıştır. Kültür çatışmasında suça neden olabileceği sosyolojik bir kavram olarak ortaya atılmıştır. (Sosyal sınıf eşitsizlikleri)

Tepki Teorisi

İlk akla gelen isim Cohen. Cohen’in “Suçlu Çocuklar” isimli çalışmasında suçun, sosyal sınıf farklılıklarından doğduğu dile getriilmiştir. Alt sınıfa ait bireylerin üst sınıfa ait bireylere duyduğu özen ve oraya ulaşma isteği, suçun önemli sebepler arasında gösterilmiştir.
Suçluluk, içinde bulunulan şartlara tepki gösterilmesiyle ortaya çıkmaktadur. Sosyal tabakalaşma, statü farklılıkları, sınıf farklılıkları bu teori bakımından önemli kavramlardır. Bu yönden aykırı fırsatlar teorisine de benzetilen bir teoridir. Çünkü orada da bu kavramlar ağırlık kazanmaktaydı.

Kültür Çatışması Teorisi

Toplumda 4 önemli özellik gösterilmiştir.
1. Sosyal değişim kaçınılmazdır. Her toplum zaman içerisinde değişikliğe uğrar.
2. Toplumda herkes bu değişime katkıda bulunur.
3. Sosyal çatışma da her toplumda kaçınılmazdır.
4. Her toplumun bazı üyeleri, diğerlerini belli bir davranışı yapma ya da yapmama yönünde sınırlandırır. Birbirini kontrol eder. Bu şekilde de suç işleyip işlememe konusunda da sınırlandırır.
Vold’un görüşleri ön plana çıkmaktadır. Vold’a göre suçluluk, sosyal bir çatışmanın ürünüdür. Politik ve sosyal eşitsizlikler suçluluğun önemli bir sebebidir. Toplumun belirli kesimlerinin aynı amaca yönelmeleri, belli bir amacı hedeflemeleri de toplumda uyuşmazlıkların çıkmasına zemin hazırlar. Suç olgusunu yaratabilir.

Alt Kültür Teorisi

Özellikle çocuk ve gençlik suçluluğunu açıklamaya yönelik çalışmışlardır. Özellikle gençlik çeteleri üzerine yoğunlaşmışlardır. Bu teoriye göre belirli bir alt kültüre mensup olmak kişileri belli amaçlara yöneltir. Bazen bu amaçlar hukuka aykırı olabilir, suç oluşturabilir.
Düşük gelir sınıfları ve yüksek gelir sınıfları arasında ayrıma değinilmiştir. Ekonomik eşitsizlikleri, suçluluğun önemli bir sebebi olarak göstermektedir. Bu teoriler esasında birbirleriyle iç içe geçmiş, bazı yönlerden birbirini destekleyen görüşler içermektedir.

ÖĞRENME TEORİLERİ

Aykırı Fırsatlar Teorisi

Aykırılıkların birleştirilmesi teorisiyle yakın bir bağ içeirsinde olduğunu, oradan kaynaklandığını söylemek mümkündür.
Sutherland’ın aykırılıkların birleştirilmesi teorisinden yola çıkarak aykırı fırsatlar teorisi ortaya atılmıştır. Aynı zamanda bu teori, anomi teorisini de içine alan, onun görüşlerini de destekleyen bir yapıya sahiptir.
Cloward ve Ohlin
Ohlin’in “Suçluluk ve Fırsat” isimli eseri önem kazanmıştır. Çocuk suçluluğunu açıklamak üzere kurulmuş önemli teorilerden biridir. Çocuk suçluluğunu irdelemek üzere ortaya atılmıştır. Belirli fırsatlara ulaşmak için yasal yollar bulunduğu gibi yasal olmayan yollar da bulunabilir. Yasal olan fırsatlar engellerle karşılaştığında, kişi amacına ulaşamadığında yasal olmayan fırsatlar denenebilir. Kişi bu yola sapar. Bu yol suçluluğun en önemli sebeplerinden biridir.
Bu teoride önemli olan husus, suçluluğun bir yarar elde etmeye yönelik olarak işlenmesidir. Maddi ya da manevi, kendisi için veya başkası için bir yarar elde etmeye yönelik suç ilendiğinden hareketle ortaya atılmış bir görüştür. Ve özellikle çocuk suçluluğunun önlenmesi için bir öneri olarak, fırsatlara ulaşabilmek açısından yasal imkanların artırılması gerektiği söylenmiştir.
Sosyolojik teoriler çerçevesinde genel olarak öne çıkan bazı kavramlar olduğunu görüyoruz.
-          Kültürel ve sosyal eşitsizliklerin suça sebep olabileceği
-          Çocuk suçluluğunda sosyolojik etmenlerin daha ön planda olabileceği
-          Kültür çatışmasının suça önemli bir etken olduğu,
-          Sosyal kurallara uymamanın suçu doğurabileceği çeşitli görüşler çerçevesinde dile getirilmiştir.
Kültür çatışması teorisinde Miller ve Sellin isimlerini saymak mümkündür. Öğrenme teorilerine baktığımızda taklite dayalı olduklarını, taklit yoluyla öğrenmenin suçlulukta etkili olduğunu ifade etmişlerdir.
Tarde ve Musterbera
Suç, öğrenilmiş bir davranıştır. Sosyal etkileşim sürecinin bu öğrenmeyi meydana getirdiği, belirli suç biçimlerinin öğretildiği ifade edilmiştir.
Diğer sosyolojik teorilerden önemli farkı; hem çevresel, sosyal faktörleri hem de bireyden kaynaklanan nedenleri suçun nedeni olarak görmüşlerdir. Biyolojik ve psikolojik etkileri de suçun nedeni olarak görme görüşü hakimdir.

Doğrudan Doğruya Öğrenme Teorileri

Ödüllendirme ve onaylamama sürecinin suçluluğu oluşturma aşamasında belirleyici olabilecğeini söylemişlerdir.
Örneğin; Çocuk bir suç işlediğinde bu davranışı ödüllendirildiyse bunu bir davranış biçimi olarak benimseyebilir. Veya çocuk bir işlediğinde bu davranışı kötü bir şekilde zorlandıysa inat ederek bu davranışını tekrarlamaya devam edebilecektir.
Aykırı fırsatlar teorisinde olduğu gibi burada da özellikle çocuk ve gençlik suçluluğu araştırılmıştır. Çocuğun doğru davranış modellerini ya da yanlış davranış modellerini ailesinde öğrendiği, yine karşılaştığı farklı sosyal gruplarda bu davranış şekillerini öğrenip benimseyebileceği ortaya atılmıştır.
Kişinin içinde bulunduğu çevrede neyin suç olarak tanımlandığı veya neyin suç olarak tanımlanmadığı, onun ileriki davranışlarının şekillendirilmesinde önemli bir husustur. Çünkü bireyler davranış kalıplarını, sosyal çevreleri içinde yaşarken öğrenirler. Bu sebeple taklit teorileri adı altında ele alınmaktadır.
Öte yandan aykırılıkların birleştirilmesi teorisi kapsamında, söylenilenden çok yapılan davranışın önemli olduğu söylenmiştir.
Örneğin: anne babanın hırsızlığın yanlış bir şey olduğunu vurgulamasına rağmen bir yerde alışveriş yaptığında para üstünün fazla verilmiş olmasını fark ederek ses çıkarmayıp cebine koyan bir ailenin çocuğu; esasen söyleneni değil yapılanı öğrendiği davranışları taklit ettiği vurgulanmıştır.

DAMGALANMA TEORİSİ

Bazıları tarafından dördüncü bir grup olarak ifade edilen önemli bir teoridir.
En önemli temsilcisi Becker’dır.
Suçlu, damgalanmış ve toplumda etiketlenerek reddedilmiş olan kişidir. Becker, özellikle mahkumiyetin etkilerinden bahsetmiştir. Mahkumiyetin 4 tür damgalanma etkisi olduğundan bahsetmiştir.
1. Şüphe altında olma
Yani bir kez suç işlemiş olan kimse bu suçun cezasını çekmiş ve çıkmış olsa bile daima her an yeni bir suç işleyebilecek bir kimse gibi görülür. En yakınları da dahil olmak üzere şüphe altındadır.
2. İş bulma zorlukları
Kişinin işe alınması diğer kişilere göre oldukça zor olmaktadır.
3. Toplum dışına itilme
Kendi ailesinde bazen dahil olmak üzere arkadaş çevresi ve yakınları tarafından dışlanan bir kişi haline gelmektedir.
4. Kendine olan saygı ve güvenin yitirilmesi
Bütün diğer özelliklerin sonucu olarak ortaya çıkarabilecek bir özelliktir. Diğer özelliklerin de etkisiyle kişinin kendine karşı saygısı ve güveni zedelenebilir.
Damgalanma teorisinin en önemli sonucu, kişinin suç işlemesidir. Çünkü bu kişi eski çevresine dahil olmamaktadır. Çoğu zamanda fiilen eski çevresine dönememektedir. Bu sebeple bu kişilerin ancak ve ancak karışabileceği gruplar suçlu gruplardır. Yani kendisi gibi olana yaklaşma iç güdüsünden dolayı kişinin tekrar suç işleme olasılığı artmaktadır.
Yine Becker’ın öne sürdüğü bir görüş;
Toplumda azınlık grupların ve düşük gelir sınıfına mensup olanların damgalanma etkisine daha yatkın oldukları görülmüştür.
Ceza Hukuku’nda hakim olan ve öteden beri Ceza Hukuku’na dahil edilmeye çalışılan bir kavram olan;
Dekriminalizasyon: Suç olmaktan çıkarma
Damgalanma teorisinden etkilenerek ortaya atılmış bir kavramdır. Yani kişinin belirli bir suçtan dolayı son çare olarak cezalandırılması önemlidir.
Günümüzde kabul edilmeye en  müsait teoriler sosyolojik ve sosyopsikolojik teorileridir. Suçu sosyal nedenlere dayandırmaları sebebiyle önem kazanmışlardır.
Ancak tekrar üstüne basarak söylemek gerekir ki hiçbir teori tam anlamıyla reddedilmemiş ve hiçbir teori tek başına yeterli görülmemiştir.
Bu durumda her somut olaya göre ayrı bir inceleme yapılmalıdır.


Yorumlar