Kriminolojik Araştırmalara Göre Suçun Nedenleri: Psikolojik ve Psikiyatrik Teoriler


Suçun nedenleri psikolojik veya psikiyatrik nedenlere dayandırılmıştır. Psikolojik ya da psikiyatrik teoriler, psikanalitik bir bakış açısıyla suçu açıklar.
Bu alanın en önemli temsilcisi Freud'dur.
Franz Alexander, Helmut Ostermeyer, Theodor Reik, Hugo Staub da bu görüşün temsilcileri arasında yer almaktadır.
Özellikle 20. yüzyıldan itibaren bu görüşler ağırlık kazanmaya başlamıştır.  Psikanalitik teorilerin temeli libido teorisi'ne dayanır.
Libido teorisi bilinçaltı ve bilinçaltı güçleriyle ilgilenmektedir. Bu teoriye göre suçun temel nedeni; insanın temel ihtiyaçlarının (açlık, susuzluk, barınma, cinsellik gibi..) baskı altında tutulmasıdır.
Bu teoride id - ego - super ego kavramları önemlidir.

- İd: (Alt benlik, ilkel benlik) Burada cinsellik, saldırganlık gibi iç dürtüler yer alır.
- Süper Ego (Üst benlik) :  Yaşam deneyimleriyle, iletişimle elde edilen vicdani ve ahlaki değerler olarak açıklanabilir.
- Ego (benlik): Alt benlik ve üst benlik arasındaki dengeleyicidir. Her ikisi arasında arabulucuk görevi üstlenir.

İd ve süper ego arasındaki dengenin bozulmasıyla dengesiz bir kişilik oluşmakta ve bu da suçluluğu beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla Freud'a göre, suçluluk alt benlik ve üst benlik arasındaki dengesizlikten kaynaklanır. Özellikle de alt benliğin kontrol altına alınamamasından doğar. İlkel benlik ne kadar yüksekse suçluluk o seviyede ortaya çıkabilecektir. Netice itibariyle Freud'a göre alt benliği çok gelişmiş bir insanın suç işleme ihtimali de o kadar yüksek olacaktır. Alt benliğin dengeli bir şekilde denetim altına alınmasıyla suçluluğun ortaya çıkma ihtimali de daha az olacaktır. Buna karşılık, çok gelişmiş bir üst benlik de dengesiz bir kişi ortaya çıkmasına sebep olabilir. Süper egonun çok gelişmiş olması, ilkel benliğin çok baskı altına alınmış olduğunu ifade eder. Bu da nevrotik bir kişiliğe sebep olur. Freud'a göre yine bir dengesizlik söz konusudur.
Sonuç olarak dengeli ve sağlıklı bir kişilik; id ve süper egonun dengeli bir biçimde doyurulmasıyla ortaya çıkabilecektir.

İd, modern insanda daha fazla baskı altına alınabilmektedir. Ne kadar modern bir çağda yaşanıyor ise ilkel dürtüler o kadar baskı altına alınacaktır. Bunu o çağda Freud ifade etmiştir. Ancak günümüz için de geçerliliğini korumaktadır. Ayrıca Freud tarafından bu durumun kişilik bozukluklarının sebebi olduğu belirtilmektedir.

Freud kişiliğin baskı altına alınmasının genellikle çocuklu çağında başladığını ifade etmiştir. Bu çağlarda dengeleyici egosu gelişmediği için kişinin baskı altında bulunması daha kolaydır. Bu kişinin bütün hayatını etkileyebilir. Bu durum yine suçluluk biçiminde baş gösterebilmektedir.

Freud'a göre; suç, aynı zamanda ruhsal dengenin sağlanması için bir araç olarak da kullanılmaktadır. Suçlu, bilerek veya bilmeyerek, bu kişilik dengesizliğini gidermek için suç işleyebilmektedir. Adeta kişi, bu yolla bu dengesizlikten ötürü kendisini cezalandırmaktadır. Kişi ceza görerek kendini tatmin eder.

Bu şuur altındaki suçluluk duygusunu önlemek için psikanaliz adı verilen bir yöntem geliştirmiştir. Psikanaliz yöntemi, genel olarak Freud'un hastalarını tedavi sürecinde bilinçaltına inerken kullandığı yöntemlerden biridir.

Freud çeşitli tespitlerde bulunmuştur:
- Nevrotik kişilik yapısının suçlular arasında çok önemli bir yer tuttuğunu tespit etmiştir.
- Saygı ve sevgi ortamından yoksun olan, ailevi ilişkileri zayıf olan, tatmin edilen ihtiyaçlarının olmadığı kişilerin suç işleme eğilimini daha fazla taşıdıklarını belirtmiştir. (Bu görüşe diğer psikanalistler de katılmaktadır.)

Anne ve babaların çocuk yetiştirirken ne aşırı müdehaleci ne de aşırı müsadeci olması gerektiği belirtilerek dengenin korunması gerektiği ortaya konmuştur.
Nevrotik yapı: ilkel benliği bastırılmış, süper egosu çok yüksek olan kişilik yapısı

Freud'un birçok görüşü taraftar bulmuş olmasına rağmen ceza görerek tatmin olma anlayışı çok fazla taraftar bulamamıştır.

Yorumlar